NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 4 milyon öğrenciyi ilgilendiren LGS ve YKS sınavlarına bir aydan az bir süre kaldığını ifade ederek, “Gençleri karşımıza alıp onlara buyuran tarzda yaklaşmak yerine yanımıza alıp birlikte yürürsek, yol arkadaşı olursak bu çocuklar hayatı öğrenirler sizden hem de sizle ilişkileri daha sağlıklı olur. Akademik başarıda en önemli etken aile içi pozitif ilişkidir.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi uzmanları, “Sınav dönemlerinde ebeveyn ve ergen arasındaki ilişki yönetimi ve iletişim” konusuna dikkat çekerek, aile içi ilişkilerin önemini, ergenlerde artan psikiyatrik rahatsızlıkları, sınav kaygısı ve ergen psikolojisi değişimlerini multidisipliner yaklaşımla değerlendirdiler.
GENÇLERE BİR AMACI KOVALAMALARI TAVSİYESİ
Prof. Dr. Tarhan, LGS ve YKS sınavları öncesi ebeveyn tutumlarının nasıl olması gerektiğine işaret ederek, beyin temelli öğrenme varsa kişinin stresini daha iyi yönettiğini söyledi.
Tarhan, “Stres var panik yok. Kontrol edilebilen stres faydalı ama kontrol edilemeyen stres kaygıyı arttırır, öğrenme hızını yavaşlatır” dedi.
Amacı olmayan kişilerin motivasyonlarının da olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, gençlere bir amacı kovalamaları tavsiyesinde bulundu.
Z KUŞAĞI VARLIK İÇİNDE BAŞARILI OLMAK ZORUNDA
Yüksek motivasyonlu olan çocukların daha çok hata yapma eğiliminde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, motivasyonu olmayan çocukların ise ders çalışması için bir nedeni olması gerektiğini ifade ederek, “Z kuşağı varlık içinde başarılı olmak zorunda. Eski kuşaklar yokluk için başarılı olmak zorundaydı. Z kuşağının kendilerini aşan hedefleri olmalı. Gençler kendilerine hedef koyarlarsa o zaman başkaları ile kendilerini kıyaslayıp özgüvenlerini düşürmezler” şeklinde konuştu.
Çocukların kendilerine tarihten rol modeller alması tavsiyesinde de bulunan Prof. Dr. Tarhan, “Anne babanın rolü çocuğun hayatının kaptanı olmak değil, kılavuz kaptanı olmak.” diye konuştu.
İNSAN HEM OLUMLU HEM OLUMSUZ DUYGULARDAN OLUŞAN BİR KARIŞIMDIR
Prof. Dr. Tarhan, kişisel gelişim ve başarı teknikleri konusuna ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, şunları söyledi:
“Kişisel gelişim başarı teknikleri hedefi belli olan genç için faydalı oluyor. Hedefi belliyse o hedefe ulaşmak için çeşitli başarı tekniklerini öğrenmesi, kendini harekete geçirmesi, kendini yönetebilmesi için faydalı. Ama başarı tekniği değil de kişisel gelişim tekniği gibi kullanılırsa o teknikler kişiye sahte bir özgüven oluşturuyor. Kendini beğenmiş oluyorlar. Kendi olumsuz yönlerini görmeden sadece olumlu yönlerini görüp bir çocuğu harekete geçirmeye çalışmak çocuğu hata yapmaya itiyor. İnsan hem olumlu hem olumsuz duygulardan oluşan bir karışımdır. Olumsuz duygularını yok sayarak yaklaşan, psikoloji teorilerine uymayan kişisel gelişim, başarı teknikleri var.Hedefi belli olan kişiler ona ulaşmak için motivasyon tekniği olarak kullanabilir. Ama hayat başarısı için kullanılmaz. Akademik başarı için kullanılabilir başarı teknikleri.”
ÇOCUĞUN BEYNİNİ ZEHİRLİYORLAR
Prof. Dr. Tarhan, sınav öncesi çocuklara performans artırıcı ilaç ya da takviye verilmesi konusuna da değinerek, şu uyarılarda bulundu::
“Eğer bir anne baba doktor tavsiyesi olmadan çocuğa performans artırıcı ilaç veriyorsa o çocuğu ileride hapçı yapar. Çocuğun hapçı olmasını istiyorlarsa rast gele ilaç versinler. O çocuklar sonra üniversiteye girdikten sonra hap almadan ders çalışamıyorlar. Sonra bize getirilen çocuklar var, böyle yetiştirilmişler. Tesir etmediği için o ilaçlar artık, metamfetamin gibi ilaçlar alıyorlar başarılı olmak için. Bu şekilde çocukluğundan beri performans artırıcı ilaç aldığı için. En güzel performans artırıcı ilaç çay, kahve… Hekimler bile kendi çocuğuna bile veriyor. Çocuğuna zarar veriyorlar. Bu çocuk ileride madde kullanmadan derse odaklanamayan, çalışamayan bir çocuk oluyor. Çocuğun beynini zehirliyorlar. Başarı sağlığın önüne geçmemeli. ”
Prof. Dr. Tarhan, ailelerie çocuklarını eğitmek için buyurgan tarzda olmak yerine çocuklarına yol arkadaşı olmaları konusunda da önerilerde bulunarak, “Gençleri karşımıza alıp onlara buyuran tarzda yaklaşmak yerine yanımıza alıp birlikte yürürsek, yol arkadaşı olursak bu çocuklar hayatı öğrenirler sizden hem de sizle ilişkileri daha sağlıklı olur. Akademik başarıda en önemli etken, aile içi pozitif ilişkidir.” dedi.
ÇOCUK BÜYÜTMEK KOREOGRAFİSİ ZOR BİR DANS GİBİ
NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı ve Psikiyatri Hizmetleri Genel Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Semra Baripoğlu, çocuk büyütmenin koreografisi zor bir dans gibi olduğunu ifade ederek, ailelerin çocuğun kişilik özellikleri, ilgi ve becerileri konusunda hakim olmaları gerektiğini söyledi.
“Çocuğun ruh sağlığından anne babalar sorumlu.”diyen Dr. Öğr. Üyesi Semra Baripoğlu, anne babaların çocuklarına “Ülke koşulları böyle, bu sınava girmek zorunda olmanı istemezdik ama koşullar bu, bizim önceliğimiz senin ruh sağlığın” demesinin önemine de işaret etti.
DR. ÖĞR. ÜYESİ LUŞ: SINAV KAYGISI YÖNETİLEBİLİR
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, ergen bireylerde son zamanlarda artış gösteren psikiyatrik rahatsızlıklar ve kaygı yönetimine ilişkin tedaviler, sınav kaygısı gibi konulara değinerek, şunları aktardı:
“Son zamanlarda ergenlik döneminde psikiyatrik rahatsızlıklarda artış gözleniyor. Ergenlik, bireyin kimlik ve kişilik gelişiminin yoğun bir şekilde yaşandığı, fiziksel ve duygusal değişimlerin hızla gerçekleştiği bir dönemdir. Bu süreçte ergenler, pek çok psikolojik sorunla karşılaşabilirler ve bu da psikiyatrik rahatsızlıkların artmasına neden olabilir.”
Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, sınav kaygısının yönetilebileceğini dile getirerek, medikal tedavilerin uygulanabildiğini, ailelerin kulaktan dolma bilgilerle çocuklarına ilaç kullandırmamalarının önemini vurguladı.
BULANTI, KUSMA GİBİ FİZİKSEL BELİRTİLER YAŞANIYOR
Çocukların bireysel özelliklerinin desteklenmesinin önemine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Melek Gözde Luş, “Sınav stresi, ergenlerde kaygı bozukluklarının, depresyonun, panik atakların ve hatta okul fobisinin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bulantı, kusma gibi fiziksel belirtiler yaşanıyor. Sınav kaygısıyla başa çıkmak için ergenlere ve ailelerine çeşitli destek ve tedavi yöntemleri öneriliyor” dedi.
EBEVEYN-ERGEN İLİŞKİLERİNİN ETKİLİ BİR ŞEKİLDE YÖNETİLMESİ ÖNEMLİ
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog S. Aybeniz Yıldırım ise ergenliğn bireyin hayatında önemli bir geçiş süreci olduğunu ve birçok fiziksel, duygusal ve sosyal değişiklikleri beraberinde getirdiğini dile getirdi.
Bu süreçte ebeveyn-ergen ilişkilerinin etkili bir şekilde yönetilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
“Ergenlik dönemindeki gençler, kimlik krizleri, kimlik arayışı, roller arası çatışmalar gibi birçok zorluğa maruz kalabilirler. Bu nedenle, ebeveynlerin ergenlerin duygusal dünyasını anlamaları ve onlara empatiyle yaklaşmaları önemlidir. Ayrıca, ergenlerin kendi duygularını ifade etmelerine, sorunlarını açıkça konuşmalarına ve destek aramalarına olanak tanınmalıdır. Ebeveynler, ergenlerin özgüvenlerini artırmak ve duygusal güvenliklerini sağlamak için onları dinlemeli ve anlayışla karşılamalıdırlar.”
Her öğrencinin bireysel zorlanmaları olabildiğini ve seanslarda bunların üzerinde çalıştıklarını anlatan Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Yıldırım, hedeflerine ilişkin plan yapan öğrencilerin sınav sürecini daha iyi yönettiğini dile getirdi.
SINAV DÖNEMLERİ BİRÇOK ÖĞRENCİ İÇİN STRESLİ VE ZORLAYICI
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBULHastanesi Çocuk Ergen Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk da sınav dönemlerinin birçok öğrenci için stresli ve zorlayıcı olduğuna işaret ederek, şu uyarılarda bulundu:
“Bu dönemde kaygı çeşitli biçimlerde kendini gösterebilir. Kalp atışında hızlanma, terleme, titreme, nefes alıp vermekte güçlük, iştahsızlık, baş ağrısı, beslenme veya uyku düzensizliği gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra gerginlik, sinirlilik, karamsarlık, endişe, huzursuzluk gibi duygusal belirtiler de görülebilir. Bu belirtileri hisseden çocuklar sıklıkla ders çalışmayı bırakma, sınavı yarıda bırakma veya sınava girmeme, ders çalışmayı erteleme, aşırı hareketlilik ya da tam tersi donakalma gibi hareketsizlik biçiminde davranışlar sergileyebilirler.”
REZİL OLACAĞIM KORKUSUYLA YANITLARI UNUTUR, HATALAR YAPABİLİRLER
Uzman Klinik Psikolog Elvin Akı Konuk, ailelerin sınava az bir zaman kala çocuklarını iyi gözlemlemeleri gerekitiğini belirterek, şunları söyledi:
“Sınav stresini yaşayan çocuklar bildiklerinin hepsini unuttuğunu düşünme, başarılı olmayacağını veya sınavı geçemezse her şeyin biteceğini düşünme, unutkanlık, dikkati toplamakta güçlük, rezil olacağı inancı gibi zihinsel belirtilerde ortaya koyabilirler. Bu durum var olan akademik performansın kullanımını engellemeye sebep olur. Bu düşünceler nedeniyle sınavda okuduğu soruları anlayamaz, dikkatini o esnada sorulara ve çözümlere veremez, çok iyi bildiği sorularda bile ufak hatalar yapabilir veya yanıtları unutabilir. Bu durum çocuğun hem akademik performansını hem de kendine güvenini olumsuz biçimde etkiler”