Turgay ÖZBEK - DÜNYA HALİ
  Güncelleme: 28-11-2021 20:30:00   05-11-2021 13:40:00

Ah Bu Faiz…

Korkut Boratav Hoca, 29-10-2021 tarihli "Faiz Kararı ve Hatırlattıkları" başlıklı yazısında, Merkez Bankasının son faiz kararları hakkındaki düşüncelerini bizlerle paylaşmış; aydınlatıcı bir yazı, okumanızı tavsiye ederim. Ben kısaca değinmeye çalışacağım.

Tüm medyada okuyor dinliyoruz: Faizi indirdiler, Dolar fırladı. Bu olayın teorik altyapısına bakacak olursak, karşımıza (ekonomistlerin deyimiyle) "İmkânsız Üçlü" çıkıyor: Bir ülkede sermaye hareketleri serbest ise, ülkenin ekonomi yönetimi, faiz oranı ve döviz kurundan sadece birini belirleyebilir.

Türkiye'de sermaye hareketleri Özal tarafından 1990 yılında serbest bırakıldı ve o zamandan beri serbest. Genç okuyucularımız için: Sermaye hareketleri serbest değil iken, cebinizde dolar bulundurmak suç idi, elinize döviz geçti ise hemen bankaya götürüp satmak zorunda idiniz, döviz büfeleri yok idi öyle canınızın istediği gibi döviz alıp satamazdınız, yurtdışına istediğiniz gibi döviz havale edemezdiniz, vesaire vesaire.

Türkiye'de sermaye hareketleri halen serbest olduğuna göre, Merkez Bankası ya faiz oranını belirleyecek ya döviz kurunu. 1993 yılına kadar, Merkez Bankası döviz kurunu aylık enflasyona uyum sağlayacak şekilde biçimde belirlemekte idi. 1994 yılında, "İmkânsız Üçlü" kuralı çiğnendi, döviz kurunun yanısıra faiz de belirlenmeye çalışıldı ve 1994 krizi tetiklendi.

2001 krizi ile birlikte Merkez Bankasının "enflasyon hedeflemesi" yapması yasalaşınca, MB uygulamaları "İmkânsız Üçlü" kuralına uygun olarak "sıkı para politikası" yani enflasyonun üstünde faiz halini aldı, döviz kuru piyasaya bırakıldı. O dönem uluslararası piyasalardaki para bolluğu sayesinde, enflasyon üstü faiz Türkiye'ye döviz akışını canlandırdı. Yurtdışındaki faizler %1 mertebesinde iken Türkiye'de %8-9 gibiydi. Gelen yatırımcı dövizi ile ülkede döviz bollaştı, bollaşan her mal gibi fiyatı düştü yani kurlar düştü. Bu, Türkiye'de yatırım yapan yabancı yatırımcılara ilâve kazanç sağladı; hem yüksek TL faiz kazandılar hem bu kazançlarını daha düşük kurdan (daha fazla döviz olarak) yurtdışına götürdüler. Bu durum Türkiye'ye daha da fazla döviz gelmesini sağladı, bu kuru daha da düşürdü; tam bir saadet sarmalı.

Derken, son üç beş yıldır, yabancı Merkez Bankaları para bolluğunun artık ülkelerinde enflasyon yaratma potansiyeline ulaştığına karar verdiler ve yurtdışında para bolluğu azaltılmaya başlandı: varan bir. Yaşanan döviz bolluğu ve düşen kurlar, Türkiye'yi ithalat çılgınlığa sürükledi, dış borç arttı da arttı. Sonunda yabancı yatırımcılar, acaba TL yatırımımızı istediğimizde düşük kurdan dövize çevirip alıp gidemez miyiz acaba diye tereddüte düştüler: varan iki. Bunlar yetmezmiş gibi bir de Merkez Bankası faizi enflasyonun altına indirmez mi: varan üç. Ve sonuçta, döviz alıp başını gidiyor.

Bundan sonra ne olur? Bunun cevabı, ekonomi yönetiminin politika değişikliğine gittiğini kabul edebiliyorsak çok kolay. Merkez Bankası artık açıkca görülüyor ki faizi kontrol edecek. "İmkânsız Üçlü" kuralına göre (Sermaye Hareketleri halâ serbest) faiz kontrol ediliyorsa demek ki döviz kuru piyasaya havale. Yani Dolar kuru 10 da olur 100 de. Bu da bir politik tercih neticede.

Tabii, kurdaki hızlı artış, ithalat bağımlısı haline gelen ülkemizde enflasyonu azdırıyor. Zaten ÜFE %50 iken TÜFE'nin %20 olması sadece tüketici talebindeki zayıflığa bağlı olabilir. Ama artan maliyetler eninde sonunda fiyatlara yansıyacak, yani TÜFE ÜFE'yi yakalayacak. Seçime gidecek bir hükümet buna dayanabilir mi? Tabii ki dayanamaz. Peki, ne yapacak? Asgari ücretler, maaşlar, emekli aylıkları, tarım ürünleri taban fiyatları enflasyon kadar arttırılacak. Bu yeni bir şey de değil zaten, 1980-2001 döneminden bu zaten böyleydi. Ama buradaki tehlike, tekrar enflasyon sarmalına girip 2001 öncesi gibi %70 enflasyonları görmek.

Peki %70 enflasyon hoşa gitmez ise ne olur? Dönelim "İmkânsız Üçlü"ye: Bir ihtimal daha var, o da Sermaye Hareketleri Serbestisi mi dersin? Olur mu, olur. Hiçbir şey için, mümkün değil, olmaz, demeyecek kadar uzun yaşadım. Bekleyelim, görelim.

  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • Tüm Anketler
    İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI KİM OLMALI?
    YUKARI