Kripto paralarda masum olmayan oyun!

Hukukçu Akademisyen, M. Fatih Cengil'in Haber7.com için kaleme aldığı kripto paralar hakkındaki yazı dizisinin ikinci bölümü: Kripto Paralar Emeği mi Korur Yoksa Güçlü Sermayeyi mi?
 Tarih: 06-05-2021 13:00:00
Kripto paralarda masum olmayan oyun!

Son dönemdeki kripto paralara ilişkin gelişmeler neticesinde ana akım medyada bu konularda çeşitli tartışma programları yapıldı. Programa katılan bazı akademisyenler ve diğer bazı katılımcılar kripto paraları insanların emeğini koruyan bir varlık olarak nitelemişler ve bunları adeta adil düzen aracı olarak göstermişlerdir. Bu yazıda kripto paraların ortaya çıkışındaki temel fikri düşünceleri ve iddiaları öz olarak ele aldıktan sonra bunların mevcut işleyişinin bu iddialarla örtüşüp örtüşmediğini değerlendireceğim.

Öncelikle kripto paraların arkasında “devrimci” bir liberal görüşün olduğu ve kripto paraların da liberalizmin en uç uygulamalarından biri olduğu söylenebilir. Burada Nobel ödüllü yazar Friedrich August von Hayek’in 1976 yılında yayımladığı “Paranın Ulussuzlaşması” (“The Denationalization of Money”) kitabında ileri sürdüğü görüşlere dikkat çekmek gerekir. Hayek, kitabında paranın da özelleştirilerek devlet tekelinden çıkarılması gerektiğini ileri sürer. Yazar, hükümetlerin para birimini tekelleştirmesi ve karşılıksız para basması nedeniyle 1970’lerin büyük enflasyonunda hükümetleri suçlar. Ona göre bu sorunun çözümü, paranın tekelleşmemesi ve ulussuzlaşması yoluyla para biriminde rekabete izin vermektir. Hayek, özel şahısların ve işletmelerin de kendi paralarını oluşturup piyasaya sürebilmesi gerektiğini böylece daha iyi para birimi için devletle rekabete girişmesi gerektiğini düşünür. Yazar, bu düzenin tercih edilecek istikrarlı alım gücüne sahip parayı ortaya çıkaracağını öne sürer.

Yine Hayek yapmış olduğu bir açıklamada, şiddet kullanmadan devletin durduramayacağı dolambaçlı bir yol bularak parayı devletlerin elinden kurtarmaktan bahseder.

O hâlde kripto para birimlerinin Hayek’in düşüncelerinin uygulanmaya geçirilmiş hâli olduğu ileri sürülebilir. Ancak Stabil Coinler (Değeri Amerikan Doları, Euro vb. itibari paralara ya da altın, gümüş gibi değerli madenlere endekslenen kripto paralar. Örneğin; “Tether” kripto parasının bir birimi, ilke olarak, bir Amerikan Doları’na eşittir) dışındaki kripto paraların Hayek’in ifade ettiği istikrarlı bir satın alma gücüne sahip para niteliğinden yoksun oldukları ifade edilebilir.

Öte yandan 2007 sonunda Amerika Birleşik Devletleri’nde başlayan ekonomik kriz, 2008 yılında patlak veren ve “Mortgage Krizi” olarak nitelendirilen ekonomik kriz ile zirveye çıkmıştı. Bu krizin temelinde altına endeksli parasal düzenin terk edildiği (özellikle 1971’den sonra “Nixon-Şoku”) ve klasik bankacılığın merkezde olduğu ekonomi sistemi bulunuyordu. Diğer bir deyişle sorun sağlam paraya ve sağlam paraya dayalı ekonomik düzen ile ilintiliydi. Paranın karşılıksız basılmasına bankaların kredi vermek suretiyle sahip olduklarından daha fazla sanal para oluşturmaları eklenince kriz kaçınılmaz olmuştu. Bankalar ve çok uluslu şirketler ciddi bir ekonomik krize doğru sürüklenmişti. Bu süreçte Amerikan Merkez Bankası’nın bu kuruluşları kurtarma çabasının ve bu kuruluşların aldığı kararların faturası halka çıkmıştı.

Halkın mevcut finans düzenine güveni sarsılmıştı. İşte bu finans düzenindeki güvenilir üçüncü taraf olan finans kurumlarına olan güven sarsılınca insanlar işlemlerini üçüncü bir taraf olmadan kullanıcıdan kullanıcıya/uçtan uca  (Peer to Peer) yapacak güvenli bir sistem arayışına girmiştir. Blockchain teknolojisi temelindeki Bitcoin ve diğer kripto paraların ortaya çıkması da bu ihtiyacın tezahürü olduğu kabul edilir. Özetle kripto paraların, devletin özellikle para basması yoluyla yapmış olduğu müdahaleler neticesinde insanların alım gücünü/emeğini sömürmesine tepki olarak ortaya çıktığı iddia edilir.

Bitcoin vb. kripto paraların insanların emeğini koruyan varlıklar olarak gösterilmesinin temel sebebi bunların miktarının sınırlı olması ve arzına ilişkin belirli kuralların bulunmasıdır. Bitcoin 21 milyon adetle sınırlandırılmıştır. Bitcoin’in arzı da (üretilmesi de) madencilik denilen bir faaliyetle gerçekleşir. Yalın ifadeyle madencilik, matematiksel problemlerin çözümüyle bloklardaki işlemlerin onaylanması ve yeni bloğun oluşturulmasına ilişkin faaliyettir.  Üretilen Bitcoin, sistemin madencilere bu faaliyetleri neticesinde vermiş olduğu teşvik/ödüldür. Sistem tarafından ödülün verilmesi için madencilik faaliyeti sonucunda yeni bloğun oluşturulması gerekir. Her bir blok yaklaşık on dakikada bir üretilir. O hâlde Bitcoin yaklaşık on dakikada bir üretilir. Üretilen her blok başına ödül en başında 50 Bitcoin idi. Her 210.000 blokta bir ödül yarılanır. 11 Mayıs 2020’de üçüncü yarılanma gerçekleştiğinden günümüzde her bir blok başına yani yaklaşık her on dakikada bir 6.25 Bitcoin üretilir. Görüldüğü üzere Bitcoin’in arzı belli bir kurala tabi kılınmış ve 21 milyon adetle sınırlandırılmıştır. Bir Bitcoin’in yaklaşık değeri de, kural olarak, piyasa kapitaline (Bitcoin’e aktarılan toplam itibari paraya) ve mevcut arz edilen Bitcoin sayısına göre belirlenir.

 Piyasa kapitali            =1 Bitcoin Değeri
Mevcut Bitcoin sayısı

Dolayısıyla yeni Bitcoin arzı belirli aralıklarla ve belirli miktarda (azalır şekilde) gerçekleştiğinden Bitcoin’e ilgi/yatırım sürekli olarak arttığı sürece 1 Bitcoin’in değerinin de prensip olarak artacağı düşünülür.

Eklemek gerekir ki her kripto paranın arzı belirli bir matematiksel kurala tabi kılınmımış ve sınırlı sayıda oluşturulmamıştır.

Hayek “Özgürlüğün Anayasası” (“The Constitution of Liberty”) kitabında hükümetlerin her yerde ve her devirde paranın satın alma gücünün düşmesinin başlıca sebebi olduğunu ve geçmişteki büyük enflasyonların ya hükümetin sikkenin değerini düşürmesi ya da aşırı miktarda banknot çıkarması neticesinde ortaya çıktığını savunur. Yazara göre insanların özgürlüğü bu politikalar karşısında takındıkları tavır ile oldukça ilintilidir. Hayek yine bu kitabında ve kapsamlı olarak “Bir Emtia Rezervi Para Birimi” (“A Commodity Reserve Currency”) makalesinde altın standardının olumsuz yönlerini taşımayan ama tüm avantajlarını barındıran oldukça otomatik mahiyette ve aynı zamanda uluslararası hâle getirilebilen, akıllıca ve tarafsız bir şekilde yönetilen bir para standardının en iyi plan olarak göründüğünden bahseder. Saifedean Ammous da “Bitcoin Standardı” (“The Bitcoin Standard”) kitabında Bitcoin arzına ilişkin yukarıda bahsettiğimiz özelliklerden dolayı Bitcoin’i altın gibi bir sağlam para olarak niteler ve Bitcoin’in varlığını bu şekilde sürdürmesi hâlinde Bitcoin standardından söz edilebileceğini düşünür.

Peki bu bilgiler Bitcoin özelinde kripto paraların insanların emeğini koruyan bir varlık olduğu iddiasını kanıtlamak için yeterli midir? Maalesef hayır. Şimdi de kripto paralarda asıl genel işleyiş nasıl oluyor ona bakalım. O zaman bir fikir edineceğiz.

*Öncelikle kripto paralarda kazanan varsa kaybeden de var demektir. Yani para birinin cebinden diğerinin cebine girer. Kripto para ticareti bir malın alınıp satılması gibi olduğundan doğal olarak “malı ucuza alıp pahalıya satan kazanır” denebilir. Ancak bizatihi malın kendi değeri spekülasyona ve manipülasyona açık olduğundan normal bir alım-satım süreci gerçekleşmez.

MANİPÜLASYONA AÇIK

*Kripto para işleyişi ve bunların değeri güçlü sermaye sahiplerinin manipülasyonuna açıktır. Kripto para dünyasında “balinalar” olarak bilinen ve Coinlerin önemli bir kısmını elinde tutan kişilerin alım-satım işlemleri kripto paraların değerinde ani dalgalanmalar meydana getirebilir ve bu, birçok insanı zararına satış yapmaya iterek güçlü sermayenin insanların emeğini sömürmesi ile sonuçlanır. Bunu bir örnekle somutlaştıralım: Bir X Coin’i güçlü sermaye sahibi örneğin değeri 30+ birimden satın alır. Coin’in değeri bir anda 35-40 birim olur. Bunu görenler bu artış trenine katılır. 45-50-55’ten alanlar olur. Sonra Coinlerin kayda değer kısmını elinde bulunduran bu kişi ya da kişiler satmaya başlar ve değer 45-40’lara doğru gider. Paniğe kapılanlar zararına satışlara başlar. 55’ten alanlar 50-45 vs.den satmaya başlar. Coin’in değeri yine 30-35’lere gelince güçlü sermaye sahipleri yine Coinleri düşük fiyattan satın alıp oyunu yeniden başlatır. Özetle çoğu kripto para, bu oyun için bir göstergedir. Burada Bitcoin gibi piyasa kapitali çok büyük olan kripto paraların etkilenmesinin zor olduğu savunulabilir. Ancak her kripto paranın olduğu gibi Bitcoin’in de bu bahsettiğim etkiyi sağlayacak “balinaları” vardır. Gerçekten Glassnode’un Mayıs 2021 tarihli araştırmasına göre on binden fazla Bitcoin bulunduran 86 adres bulunur.

*Yine bazı kripto paraların değeri ünlü birinin atacağı bir tweetle bile çok kısa sürede ciddi artış gösterebilir. Buna Elon Musk’ın tweetleri örnek olarak verilebilir. Bu durumda artış trenine katılan kişiler çok yüksekten bu kripto paraları alır ve hızlı düşüşte paniğe kapılıp zararına satar. Başka bir anlatımla tek bir tweetle kripto paralar kullanılarak insanların emeği sömürülebilir.

Kripto para ticareti ile yakından ilgilenenler “zaten bu olmazsa kazanç olmaz bizim de istediğimiz bu fiyat dalgalanmalarıdır” diye çıkışacaklardır. Hatta daha da temeline inip “oyunun kuralı bu, birileri kaybedecek ki başkaları kazansın” diyebilirler.

Yukarıda bahsedilen manipülatif alım-satımdan kaynaklı zararların ortaya çıkmaması için “Hodl” yapılması, yani kripto paraların edinildikten sonra satılmayıp uzun süre tutulması bir çözüm olarak öne sürülebilir. Ancak insanların ekonomik durumu nedeniyle kripto paraların edinilmesi için sarf ettikleri (itibari) paralarına duydukları ihtiyaç, hukuki temelin henüz tam manasıyla oluşmaması ve devletlerin kripto paralara muhtemel olumsuz bakışı insanları “Hodl” yapmaktan alıkoyar.

Kripto paralar, pandemi döneminde çeşitli temel ihtiyaçlarının karşılanması için insanlara bir para kazanma imkânı sunabilir. Özellikle kripto para piyasasındaki davranışları iyi okuyanlar (ki psikoloji bilimi bu konularda önemlidir) ve güncel küresel haberleri takip edenler bunlardan kazanabilir. Tüm bunları saygıyla ve anlayışla karşılıyorum.

Son olarak özellikle Bitcoin’in küresel rezerv para birimi olup olamayacağı onun temelindeki teknolojisine, para politikasına ve nihayetinde arkasında duran insanların niteliğine ve niceliğine bağlıdır. Belki de bunun için bir nesil değişikliği gerekir. Dijitalleşen dünyada küresel rezerv para birimin dijital bir varlık olması çok da absürt bir şey değildir.

Ancak bu serüvendeki mevcut kripto para işleyişinden bihaber olan ya da bunu idrak edemeyecek insanlara hakikatin anlatılması lazımdı.

M. Fatih Cengil

Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Ticaret Hukuku Anabilim Dalı

m.fatihcengil@gmail.com

 

KAYNAK : AA
Etiketler
  Kaynak: haber7.com
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER MANŞET Haberleri
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI